Yaşam çevreleri
Yetişme koşulları
Eğitim koşulları
Karşılaştıkları sorunlar
Sanatı tercih sebepleri
Dünyayı algılama tarzları
Nefise Abalı
Çizgi film senaristi
Yayından:
"Ailem şu an yaptığım işi bir meslek olarak değil de daha çok oyun olarak görüyor."
"Ailem şu an yaptığım işi bir meslek olarak değil de daha çok oyun olarak görüyor."
‘’27 yaşındayım. İpek üniversitesi animasyon stüdyosunda senaristlik yapıyorum. Lisansımı ve yüksek lisansımı Türk Edebiyatı üzerine yaptım. Okulum bittikten sonra animasyon stüdyosunda çalışmaya başladım.
Türk Edebiyatını okurken de yazmayı çok seviyordum ve hala da çok seviyorum. O zamanlar öyküler filanda yazıyordum. Daha sonra arkadaşlarımın tavsiyesi üzerine senaristlik için iş başvurusu yaptım. Daha sonra işe kabul edilince senaryo yazmaya başladım. TRT çocuk programında Anka diye kendi yaptığım bir çizgi film projesinde yer aldım. Şimdi ise İpek üniversitesinde birkaç tane projemiz var. Projelerimizi hayata geçirmek için çalışıyoruz.
Ben bu işe başlarken ilk önce hobi olsun diye başlamıştım. Edebiyat mezunu olduğum için de ailem öğretmen olmamı istiyorlardı. Hobi olarak başladığım işi şuan çok seviyorum ve bırakmakta istemiyorum. Ailem şuan yaptığım işi bir meslek olara değil de daha çok oyun olarak görüyor. Çünkü çizgi filmlerle uğraştığım için onlara oyun gibi geliyor.
Animasyonculuk mesleği şuan Türkiye’de sadece 3 üniversitede bölüm olarak var. İstanbul Maltepe üniversitesi, Eskişehir üniversitesi ve Kütahya Dumlupınar üniversitesinde var. Bu sene ipek üniversitesinde de bölüm açılıyor. Toplamda 4 tane üniversite de bu bölüm olacaktır. Meslek olarak Türkiye’de şuan gelişen ve artan bir meslek olarak görülüyor. Daha önceleri çizgi filmleri daha çok yurt dışında alıyorduk, ama şuan kendi çizgi filmlerimizi yapıyoruz. O yüzden Türkiye’de gelişen bir meslek olarak görülüyor.
Bu alana yönelmek isteyenlere tavsiyem eğer yazmayı çok seviyorlarsa bu mesleğe yönelebilirler. Çünkü yazdığın yazıları başkaları beğendiği zaman insan daha çok yazmak istiyor. Eğer bu şekilde yazan arkadaşlarım varsa yazılarını gidip Ankara’da ya da başka bir şehirde yazılarını göstersinler. Bu onlar için çok iyi olacaktır. Çünkü hem bir okul hem de sosyalleşmek adına güzel bir fırsat olarak görebilirler.
Şuan günümüzde ki gençlik hakkında konuşacak olursak gözlemlediğim kadarı ile şuan ki gençlik kendi istekleri doğrultusunda gidiyorlar. Özellikle üniversite tercihleri sırasında araştırma yaparak, üniversiteleri gezerek, yazacakları bölümlerin onları mutlu edip etmeyeceklerini önemseyerek tercih yapmaktadırlar. Daha önce ki gençlik biliyorsunuz ailesiyle oturur o şekilde tercihlerini yaparlardı. Kendi istekleri değil de ailenin istekleri daha önemliydi. Yazacakları bölümlerde mutlu olacaklarını ya da mutsuzluğu önemsemeyen bir gençlik vardı.
Geleceğimle ilgili olarak ben yazmayı sevdiğim için hayatım boyunca da yazacağım. Aklıma gelen fikirleri ya da projeleri ben yazarak karşı tarafa anlatmayı çok seviyorum ve hayatım boyunca da böyle olacak diye düşünüyorum.’’
Ömer Şükrü Tütüncü
Cumhuriyet Üniversitesi
Güzel Sanatlar Fakültesi
Resim Bölümü öğrencisi
Yayından:
Güzel Sanatlar Fakültesi
Resim Bölümü öğrencisi
Yayından:
"Cumhuriyet üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Resim Bölümü son sınıf öğrencisiyim. Sivas’ta yaşıyorum ama gönlüm Ankara’da, çünkü Ankara’da birçok proje gerçekleşiyor. Özellikle de sanat ve gençlikle ilgili projeler var. Sivas’ta AB destekli olarak gerçekleştirdiğimiz atıktan sanata isimli bir projemiz vardı. Bunun dışında da atölyemiz var. Bu atölyede resim ve heykellerle il gili çalışmalar yapıyoruz.
Bu mesleğe daha doğrusu bu bölüme ailelerin bakış açılarından bakarsak aileler çocuklarının bu bölümlere girmesini ya da okumasını çok fazla istemiyorlar. Çünkü belirlenmiş meslekleri aileler daha çok istiyor. Resimden hariç müzik bölümü biraz aileler tarafından destek görmektedir. Resim ve heykeltıraş bölümleri geleceği belli olmayan bölümler olduğu için aileler sıcak bakmıyorlar.
Türkiye’de bulunan halk eğitim merkezleri var. Bu halk eğitim merkezlerinin sanat konusunda özellikle yani el işi, nakış, resim gibi sanatların halk eğitim merkezlerinde tıkandığını söyleyebilirim. Yani bu tür mesleklerin sanatların artık fazla görülmediğini söyleyebiliriz.
"Gençliğin daha çok günümüzde sosyal medya üzerine yoğunlaştığı hayattan kopuk yaşadığını tahmin ediyordum. Ama şu 1 ay içinde öyle olmadığını gördüm."
Günümüz geçliğini konuşacak olursak eğer, bana göre gençlik dönemine göre değişiklik gösteriyor. Bu değişim Türkiye gençliğinde hep olmuştur. Gençliğin daha çok günümüzde sosyal medya üzerine yoğunlaştığı hayattan kopuk yaşadığını tahmin ediyordum. Ama şu 1 ay içinde öyle olmadığını gördüm. Türkiye’de yaşanan olaylardan sonra gençliğin hayatla ve gündemle ilişkisi olduğunu anladım. Şuan Türk gençliği nereye gidiyor derseniz bir tespitim olamaz. Bunu da ancak yaşayarak ve görerek öğreneceğiz diye düşünüyorum.
Günümüz geçliğini konuşacak olursak eğer, bana göre gençlik dönemine göre değişiklik gösteriyor. Bu değişim Türkiye gençliğinde hep olmuştur. Gençliğin daha çok günümüzde sosyal medya üzerine yoğunlaştığı hayattan kopuk yaşadığını tahmin ediyordum. Ama şu 1 ay içinde öyle olmadığını gördüm. Türkiye’de yaşanan olaylardan sonra gençliğin hayatla ve gündemle ilişkisi olduğunu anladım. Şuan Türk gençliği nereye gidiyor derseniz bir tespitim olamaz. Bunu da ancak yaşayarak ve görerek öğreneceğiz diye düşünüyorum.
Geleceğimle ilgili planlarım arasında öncelikle sevdiğim işi yapmak istiyorum. İlerde ne iş yaparsam yapayım resim’i her zaman yapacağım. Ama şuan sinema üzerine bir şeyler yapmak istiyorum. Zaten birkaç tane kendim yaptığım kısa filmlerim var. Ben aklıma gelen fikirleri ya da projeleri sanat yoluyla insanlara anlatmayı seviyorum. Kimi insan konuşarak anlatma yolunu seçer, ama ben daha çok resim, sinema ya da yazıyla anlatmayı seviyorum.’’
Prof. Dr. Hayriye Erbaş
Program Danışmanı
Ankara Üniversitesi
Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi
Sosyoloji Bölümü BaşkanıYayını dinleyin
1. Bölüm: Süre 27'18"
2. Bölüm: Süre 21'28"
Programın tamamını dinle: Süre 49'40"
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder