21 Haziran 2013 Cuma

Gençlik ve Gelecek - 24 Haziran 2013

Yurtdışından Türkiye’ye öğrenim için gelen gençlik-4
Yaşam çevreleri
Yetişme koşulları
Almanya’da eğitim koşulları
Karşılaştıkları sorunlar
Türkiye’de eğitimi tercih sebepleri

Yavuz Selim Çırakoğlu
Hacettepe Üniversitesi
Edebiyat Fakültesi
Mütercim Tercümanlık Bölümü öğrencisi
Yayından:
‘’21 yaşındayım. Hacettepe Üniversitesi Mütercim Tercümanlık 3. Sınıf öğrencisiyim. Babamın öğretmen olmasından dolayı ilkokul 1.sınıfı bitirdikten sonra Almanya’ya gitmek zorunda kaldık. Küçük yaşta gittiğim için alışmam fazla zor olmadı ama 6 yıl orda kaldıktan sonra benim için dönüş biraz zor oldu ve tekrar Almanya’ya dönmek istedim. Daha sonra tekrar Almanya’ya dönüş yaptım.
Almanya’ya 1. sınıfı bitirdikten sonra gittim ve orda hazırlık okumadan 2. sınıftan başladım. Bana yardımcı olması için yanıma bir Türk öğrenci arkadaş verdiler. Gittiğim okulda da genelde Türk öğrenciler vardı. Okuldan artan zamanımda Almanca öğrenmek için derslere katılıyordum. Bu şekilde oraya alışmaya çalışıyordum ama yinede Türkiye’ye dönmek istiyordum ozamanlar. Daha sonra alıştıktan sonra dönmek istemedim.
 Almanya’da 5.sınıfa kadar okudum. Derslerimde başarılı bir öğrenciydim ki zaten Almanya’da hocalar başarılı öğrencileri Real jul’e önerirlerdi. Bizim okulda Türk öğrenci çok olmasına rağmen sadece iki arkadaş Real jul’e önerildik. Real jul’e başlayacağım zaman Türkiye’ye dönmek zorunda kaldık. Lise öğrenimi mi Türkiye’de bitirdim. Yabancı dil avantajından yaralanarak üniversiteye yerleştim.
 Benim babam Erzurum Üniversitesi Alman Dili ve Edebiyatı mezunu olduğu için Almanca dili çok iyiydi. Babam Alman eğitim sistemi hakkında araştırma yaparak bana bilgiler veriyordu. Orda derslerimde başarılı olmamın nedenlerinden bir babamdır. Daha sonra babamın görev süresi dolduğu için Türkiye’ye dönmek zorunda kaldık. Almanya’da kalsaydım eğitimime çok iyi bir şekilde devam ederdim.
Almanya’da yaşayan hem Türk hem de Alman gençler okumaktan yana değiller. Eğitim sisteminde dolayı ve gençler fazla çalışmadıkları için üniversiteye kabul edilmeyeceklerini düşünüyorlar. Üniversiteye gitmekten çok meslek öğrenme yolunu seçiyorlar.
Türkiye’de gençler ise daha çok okumak ve üniversiteye girmek için uğraşıyorlar. Türk gençlerinin eğitim konusunda çok başarılı olacağını düşünüyorum.’’

Ömer Faruk Yılmaz
Hacettepe Üniversitesi
Edebiyat Fakültesi
Mütercim Tercümanlık Bölümü öğrencisi
Yayından:
‘’23 yaşındayım Almanya’da doğdum büyüdüm. 17 yaşında Türkiye’ye geldim. Almanya’dan Türkiye’ye gelme sebebim orda eğitim konusunda fazla çalışkan olmadığım için okuma hevesim kalmamıştı, ama asıl gelme sebebim Türkçe mi geliştirmekti.
Burada üniversite okumak gibi bir fikrim hiç yoktu yani sınav sistemi hakkında da hiç bir bilgi sahibi değildim. Bu konuda bana arkadaşım ve ailesi yardımcı oldular. Üniversite fikrini onlar bana benimsettiler. Daha sonra arkadaşımın ve hocalarımın yardımıyla sınava girdim. Sınavda da yabancı dil şansımı kullandım ve şuan Hacettepe üniversitesi Mütercim Tercümanlık Bölümü 3. Sınıf öğrencisiyim.
  Türk aileler için Almanya’da ki en büyük eğitim sisteminin zorluğunun nedeni buradan işçi olarak giden Türk aileler fazla eğitimli olmadıklarından dolayı çocuklarına da bu eğitimi ve eğitim sistemini  verememesidir. Bu yüzden Türk çocukları da eğitimden uzak kalıyor. Almanya’ya uyum sağlamak çok zordur. Orda doğup büyüseniz bile uyum sorunu zor oluyor. Ama sosyal açıdan ben içe kapanık biri değildim. Alman arkadaşım da vardı, yabancı yani diğer ülkelerden arkadaşımda vardı.
 Benim ailem eğitime önem veren bir aileydi ve her zaman okumamız gerektiğini bize söylerdi. Ama orda yaşayan Türk gençlerinin çoğu dış çevreden ve ortamdan etkilendikleri için eğitimlerine fazla bir önem vermiyorlar. Bu konuda da en büyük görev ailelere düşüyor.
 Almanya’da ki gençlikle Türk gençlerini karşılaştırdığımda Türk gençlerinin özellikle şuan üniversitede olmam dolayısıyla çevremde ki gençler gündemi ve ülke sorunlarını takip eden, yorum yapan bir gençlik var. Almanya’da tabi bu tür gençleri görmek çok zor. Sokağa çıktığınızda boş boş gezen ne yapacağını bilmeyen gençleri görüyoruz. Bunların yanı sıra Almanya’da eğitim seviyesi yüksek olan kendini eğitime vermiş gençleri de görüyoruz. Ama dediğim gibi orda yaşayan Türk aileler çocuklarını eğitime teşvik etmedikleri için Türk gençleri okumuyor. Şuan Almanya’ya giden Türk aileler artık çocuklarını eğitime teşvik ediyorlar.
 Türkiye’de ki gençlik şuan araştıran, okuyan, üniversiteye yerleşmeye çalışan bir gençlik görüyorum. Türk gençlerinin önünü açık görmekteyim.’’ 

Ayşe Polat
Hacettepe Üniversitesi
Eğitim Fakültesi
Almanca Öğretmenliği Bölümü öğrencisi
Yayında:
‘’21 yaşındayım. Hacettepe üniversitesi Almanca Öğretmenliği Bölümü 3. Sınıf öğrencisiyim. Türkiye doğumluyum ben 1 yaşında iken ailem maddi zorluklardan dolayı Almanya’ya yerleşmişler. Daha sonra ailem tekrar Türkiye’ye dönmek istediler ve 2000-2001 yılları arasında Türkiye’ye dönerek İzmir’e yerleştik.
İlkokulu Almanya’da okudum. Ortaokul ve lise eğitimimi Türkiye’de tamamladım. Daha sonra yabancı dil avantajımı kullanarak yabancı dil sınavına girdim ve üniversiteyi kazandım. Almanya’da hiç zorluk yaşamadım çünkü 1 yaşında gittim orya anaokulunu ve ilkokulu orda okuduğum için çok sıkıntı çekmedim. Ama Almanya’dan Türkiye’ye döndüğümüzde çok sıkıntı yaşadım. Türkiye’yi fazla bilmiyordum Türkçeyi çok az biliyordum. Ama en zor ve beni çok üzen olay ise Türkiye’de bir kız çocukla bir erkek çocuk beraber oyun oynadığında insanlar tuhaf tuhaf bakıyorlardı. Bu beni çok üzüyordu ve o yüzden hiç sevmiyordum Türkiye’yi geri dönmek istiyordum.
Türkiye’ye ilk geldiğim yıl çok az Türkçe bildiğim için okulda çok zorlanıyordum. Anlatılan derslerden ve öğretmenimin dediğinde hiçbir şey anlamıyordum. Bir arkadaşım vardı oda Almanya’dan gelmişti o bana yardımcı oluyordu. Liseyi düz lisede okudum. OKS sınavı varmış o zamanlar ama benim haberim ve ailemin bilgisi olmadığı için bu sınavdan giremedim sınava ve düz lisede okudum.
 Ailem eğitime çok önem veriyor. Biz 7 kardeşiz sadece bir abim okumadı. Türkiye eğitimine alışamadı o yüzden okumaktan vazgeçti. Ailem beni ve diğer kardeşlerimi okuttular. Almanya’ya o zamanlar işçi olarak gittikleri için çok zorluk çekmişler. Bu yüzden bizimde zorluk ve sıkıntı çekmememiz için her defasında okumamız için bizi teşvik ederlerdi. Şuan burada üniversite okuyorsam ailem sayesindedir.
 Bana göre Almanya’da ki Türk gençleri Alman gençlerine benzemeye çalışıyorlar. Giyim tarzları, saç stilleri ve hareketleriyle Alman gençliğine benzemeye çalışıyorlar. Buda onları eğitimden uzak kılıyor.
Türkiye’de ki gençlik eğitime ve okumaya çok önem veren bir gençliktir.’’

Prof. Dr. Hayriye Erbaş 
Program Danışmanı
Ankara Üniversitesi
Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi
Sosyoloji Bölümü Başkanı

Yayını dinleyin
1. Bölüm: Süre 25'38"
2. Bölüm: Süre 22'56"
 Programın tamamını dinle: Süre 50'15"


14 Haziran 2013 Cuma

Gençlik ve Gelecek - 17 Haziran 2013

Gönüllü gençlik

Gönüllü hizmeti nedir?
Gençlik açısından katkıları nelerdir?
Bir gönüllü hizmette yer almak için koşullar nelerdir?
Gönüllü hizmetine katılmak için nerelere başvurulabilir?
Yaş sınırı var mıdır?







Soner Başkal
Yaygın Eğitim Merkezi
Proje Koordinatörü-Eurodesk İrtibat Kişisi
Yayından:
‘’ Soner Başkal  Yaygın Eğitim merkezinde proje koordinatörü Eurodesk irtibat kişisi olarak görev yapıyorum. 2 yıldır yaygın eğitim merkezindeyim. 4 yıldır da gençlik dalında çalışmalarda bulunuyorum.
Yaygın eğitim merkezi kendimizin kurduğu bir sivil toplum kuruluşudur. Daha sonra yaygın eğitimi yaygınlaştırma  kararı aldık. Adını biraz daha duyurmak ve böylelikle merkezi gençler için süreci gerçekleştirdik. 2012 yılından bu yana aktif olarak faaliyet göstermekteyiz.
Üniversite 2. sınıfta gönüllü çalışmalara başladım. Üniversite mezunu olunca kendimizi nasıl geliştireceğiz, kapasitemizi nasıl dolduracağız diye düşünürken gönüllü çalışmalarda yer aldım. Daha sonra gençlik programları ve gençlik fırsatlarıyla tanışıp projeler üretmeye başladık. Belirli kurumlarda da gönüllü çalışmalarda bulunduk daha sonra ise böyle bir eğitim merkezi’nin işleyişinde görev almaya başladık.
Yaygın eğitim merkezi olarak yaşayarak öğrenmeyi  ve  tecrübe ederek öğrenmeyi kıstas alarak yola çıktık. Bu yüzden yaygın  eğitim  merkezini oluşturduk. 2011 yılında resmi tüzüğümüzü aldık ama 2012 yılında aktif olarak çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Daha çok gençlik alanında çalışmalar yapıyoruz. Gençlik programlarından faydalanıyoruz, eğitimler veriyoruz, liderlik,takım  çalışması,proje döngüsü,proje yazma eğitimlerine kadar  çeşitli alanlarda çalışıyoruz. Şuan 25 tane aktif gönüllümüz var.
Şuanda uygulayacağımız projeler arasında İzmir’de temmuz sonunda uygulayacağımız proje var.  Bu projemiz Avrupa parlamentosunda gençlerin oy kullanma oranını arttırmaya yönelik bir eğitim kursu olacaktır. Bu eğitim kursu 1 hafta sürecektir. Avrupa’nın 7 ülkesinden 32 katılımcı yer alacaktır. Bu projemizi daha sonra İspanya’ya taşıyacağız. Projenin ikinci ayağı olan ispanya’da gençleri bir arada toplayacağız ve elde ettiğimiz verileri çıktıları Avrupa parlamentosuna göndereceğiz. Gençler öyle bir çalışma yaptılar sonuçları, talepleri bunlar ve gençlerin oy oranlarını bu şekilde arttırabilirsiniz diye bir çıktı göndereceğiz.
Diğer bir projemizde gençlik değişimi adında bir projedir. Bu projede gençlerin teknolojiye olan ilgileri, sosyal medyanın gücü, grafik tasarımın daha nasıl çekici olabilmesi ve yayarlı olması adına uygulanan bir proje olacaktır. Bu projemizde 1 haftalığına Balık kesirde düzenlenecektir. Kadın hakları ile ilgili, genç politikacılar adına ve sanat üzerine de çalışmalarımız var. Kısacası gençler üzerine daha çok çalışmalar yapmaktayız.
Bu eğitimlere katılmak isteyen gençler için daha çok kullandıkları sosyal medya üzerinde bize ulaşmalarını sağlamaktayız. Bize ulaşmaları ve sorularına cevaplar bulmaları için Facebook  ve Twiter adreslerinden  facebook/y gittim yazmaları yeterli olacaktır. Aynı şekilde twiter’dan da twiter/y gittim yazmaları yeterlidir.’’

 
Aytaç Uzunlas                                                          
AB Bakanlığı Türk Ulusal Ajansı Eğitmeni          

Yayından:

‘‘Hacettepe Üniversitesi Nükleer Enerji mühendisliğini bitirdim. Ben ulusal ajansla 2005 yılında tanıştım. Gönüllü olarak başlamıştım bu programlara daha sonra ise ulusal ajansta eğitmen olarak görev alma fırsatı yaşadım. Şuanda da yüzlerce gence eğitim vererek onların hayata faydalı bireyler olarak yer almalarını ve bu tür projelerde görev almalarını hedefliyor ve bunun içinde yolumuza devam ediyoruz.

Birkaç gönüllü projede yer aldıktan sonra bırakamadım bu tür çalışmaları ve ulusal ajans tarafından düzenlenen eğitmen eğitimine katıldım. 1,5-2 yıl süren eğitimin ardından ulusal ajansı temsilen eğitmen olarak göreve başladım. Gençlerin ve özellikle öğrencilerin bu tür projelerde yer almasını istiyoruz. Öğrencilerin haftada 3 saatini ayırarak gönüllü işler yaparak birçok sivil toplum kuruluşuna fayda sağlayabilirler.

Son zamanlarda diplomadan ziyade öz geçmiş ön planda şimdi kurumlara gittiğinizde soruyorlar sivil toplum kuruluşlarında görev aldınız mı ya da üye misiniz diye sorular geliyor. Bu yüzden gençlerin bu tür projelerde yer alması lazım çünkü en küçük bir projede bile bulunduğunuz zaman bir adım önde oluyorsunuz. Bu yüzden gençlerin bu tür projelere destek olmasını ve katılmasını hedefliyoruz.

Avrupa gönüllü hizmeti dediğimiz bir program var. Şuan programlar arasında en faydalı olan Avrupa gönüllü hizmeti biraz daha ilgi görmektedir. Çünkü içerik olarak 18-30 yaş arası gençler faydalanmaktadır. Öğrenci olmak gibi bir statü yok genç olması yeterlidir. Dil bilme zorunluluğu yoktur. Seçilen herhangi bir ülkeden 2 ile 12 ay arası bir kurumda kapasitene göre belirli bir işte görev alıyorsunuz. Ulaşım, yeme içme masraflarınızın %90’ını karşılamaktalar ve cep harçlığınızı vermekteler.

Kurumların Avrupa gönüllü hizmetine genç göndermesi için alması gereken aktidrasyon süreci var. Kurumlar öncelikle yeterliliklerini ve niyet belgelerini göstermektedirler. Daha sonra aldıkları aktidrasyonlarla genç gönderme yetkisine sahip olabiliyorlar. Kontenjanlar kurum kapasitesine göre değişmektedir. Şuan Türkiye’de son 3 ay içinde gelenlerin sayısı 158, Türkiye’den gidenlerin ise gelenlerden fazla olduğunu biliyoruz.

Ulusal ajans eğitim merkezlerine fon sağlayan bir kurumdur. 2004 yılında Türkiye’de aktif olarak göreve başlamıştır. Daha öncesinde 27 Avrupa ülkesinde Avrupa komisyonuna bağlı olarak gençlik programlarını yürütecek, yönetecek kurumlar belirleniyor ve bunlara ulusa ajans adı verilmektedir.

Ulusal ajans Türkiye’de Devlet Planlama Teşkilatı adı altında kurulmuştur. Daha sonra yapılan düzenlemeyle Avrupa Birliği Bakanlığı’nın denetimine verilmiştir. Ulusal ajans kurumu sadece Ankara’da yürütülen bir kurumdur.

Ulusal ajans altında yürütülen hayat boyu öğrenme programı ve gençlik programı var. Hayat boyu öğrenme programında komenyus, erasmus ve leonardo da vinci programları var. Öğrencilerin daha çok tercih ettiği erasmus’u fon sağlayan da Türk ulusal ajanstır. Gençlik programlarında ise gençlik değişimleri, girişimleri, gençlik demokrasi projeleri ve Avrupa gönüllü hizmeti var. Tüm bunları proje olarak ulusal ajansa sunduğunuz zaman ulusal ajans size fon sağlamaktadır. Bunu da en yakın başvuru tarihi olarak 1 Ekim 2013 tarihine kadar projeleriniz göndererek değerlendirmeye aldırabilirsiniz. Değerlendirme sonunda Türkiye’nin 81 ili de aynı şekilde fon alır.

Ulusal ajansta yaş sınırı, dil bilme yeteneği ve eğitim şartı aranmamaktadır. Gönüllü olmaları yetmektedir.

Gençlerin bu konuda bilgi almaları için web adresimizi ziyaret edebilirler. Web adresimiz www.ua.gov.tr  ya da info@ygittim.com adresinden bize ulaşıp sorularına cevap bulabilirler.’’
Prof. Dr. Hayriye Erbaş 
Program Danışmanı
Ankara Üniversitesi
Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi

10 Haziran 2013 Pazartesi

Gençlik ve Gelecek - 10 Haziran 2013

Yurtdışından Türkiye’de öğrenim için gelen gençlik-3
Yaşam çevreleri
Yetişme koşulları
Almanya’da eğitim koşulları
Suudi Arabistan'da eğitim olanakları
Karşılaştıkları sorunlar
Türkiye’de eğitimi tercih sebepleri

Merve Yavuz
Gazi Üniversitesi
İletişim Fakültesi
Halkla ilişkiler Bölümü öğrencisi
Yayından :
‘’ Uşak doğumluyum.14 yaşına kadar yani orta okula kadar Türkiye’de okudum.
  Daha sonra Almanya Münihe  ailevi nedenlerden dolayı gittik. Türkiye’de 8.sınıfa kadar okumuştum. Daha sonra oraya gidince alt sınıftan başladım okula Almanca öğrenmek için tekrar  8.sınıfı okudum.  8. Sınıf bitince lise sayılan hapşılap lus’u bitirdim.
Daha sonra açık öğretime yazılmayı düşündüm. Türkiye hayallerim vardı. 8 sene Almanya’da yaşadım ama hep hayallerimde Türkiye’ye dönmek vardı. Almanya’da hem meslek lisesinden hemde açık öğretimden 2012 yılında diploma aldım. Aynı yıl sınava girdim çok şükür kazandım ve buradayım.
Şuan 1.sınıfım. İsteseydim Almanya’da kalablirdim ama ben Türkiye’yi sevdiğim için Türkiye’ye gelmek istedim. Eğer ben Türkiye’ye gelmeseydim Almanya’da aldığım meslek lisesi diplomasıyla üniversitelere başvuracaktım kabul edilip edilmeyeceğim riski doğacaktı bende bu riski göze almayarak Türkiye’ye geldim.
Burda 1.sınıfı bitirince tekrardan Almanya’da üniversitelere başvuru yaptıktan sonra kabul edilirseniz eğitiminize devam edebilirsiniz. Ben dönmek istemiyorum ama ailem çok istiyor evin tek çocuğu olduğum için.
Almanya ve Türkiye’yi sosyal açıdan karşılaştırdığımda Almanya Türkiye’ye göre daha rahat geliyor. Diğer konularda başka sıkıntı çekmedim çünkü belli bir yaşa kadar Türkiye’de yaşadım. Sadece okula alışma döneminde sıkıntı yaşayacağımı düşündüm. Türkçe eğitime 8 yıl ara verdikten sonra Türk Dili dersinde grammer açısından sıkıntı yaşadım. Bir ikinciside YÇS sınavıyla Türkiye’ye geldiğim için arkadaşlar torpille geldiğimi söylüyorlardı ozaman kendimi kötü hissediyordum.
Şuan Türkiye’de ki gençlik değerlerine sahip çıkan ve yaratıcı bir gençlik izlenimi vermektedir.’’
Dilara Güven
Gazi Üniversitesi
İletişim Fakültesi
Halkla ilişkiler Bölümü öğrencisi
Yayından:

“ Türkiye’ye Suudi Arabistan’ın başkenti Riyad’tan geldim. Türkiye’yi daha bu sene tanımaya başlıyorum. Daha önceleri Türkiye’ye yaz tatiline Hatay’a geliyorduk. 20 senedir Riyad’da
yaşıyoruz. Orda M.E.B bağlı Türk okulunda eğitim görüyordum. Riyad’ta ki tek Türk okulu olduğu için kalabalık bir okuldu o yüzden Türk öğrencilerle iç içeydim.

Eğitimde Türkiye’yi tercih etmemin nedeni Suudi Arabistan Krallıkla yönetildiği için kadınlara fazla bir hak tanınmıyordu. Sadece eğitim konusunda değil hiçbir konuda hak tanınmıyordu. Ben de bu yüzden
Türkiye’yi tercih ettim. Bir kardeşim de Balıkesir Üniversitesi’nde okuyor.

Türkiye’ye göre Arabistan’da sosyal hayatımız yoktu. Sokağa tek başımıza çıkmazdık sokağa çıktığımızda da çarşaf giyerdik ve babamız hep bizimle olurdu. Bu yüzden daha çok evde ailemizle zaman geçirirdik.

Suudi Arabistan’da eğitim Türk okulu olduğu için ve M.E.B bağlıydı. Bize kitaplar ancak ikinci dönemin sonuna doğru geliyordu. Kitaplarımız gelene kadar bir önceki senenin  kitaplarını öğrencilerden alarak ders işliyorduk. Her dersimizin hocası ayrıydı. Mesela  İngilizce dersine İngiliz hoca, Arapça dersine Arap hoca girerdi.
 Türkiye’ye gelmeseydim eğer orda benim bir öğrenim hayatım olmayabilirdi. En kötü Türkçe dil kursuna ya da okulun halkla ilişkiler bölümüne giderdim. Suudi Arabistan’da okullar Kuran’a yönelik olduğu için üniversite yoktur. Yabancı ağırlıklı üniversiteler var.  Alman okulları var oraya girmek için de paran olması lazım.

 Paran varsa kadın da olsan üniversiteye girebilyorsun, ama kadın ve erkelerin yerleri ayrıdır. Bu özelliklerden dolayı ben Türkiye’yi seçtim. Ailemde Türkiye’ye gelmeyi düşünüyor.  Arabistan’da sosyal hayatım yoktu ama yine de orayı çok seviyorum.
 
Türkiye’de eğitim konusunda fazla bir sıkıntı yaşamadım, orada Türk okulunda okuduğum için.”

Prof. Dr. Hayriye Erbaş 
Program Danışmanı
Ankara Üniversitesi
Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi
Sosyoloji Bölümü Başkanı

Yayını dinleyin
1. Bölüm: Süre 27'20"
2. Bölüm: Süre 20'24"
 Programın tamamını dinle: Süre 50'23"

3 Haziran 2013 Pazartesi

Gençlik ve Gelecek - 3 Haziran 2013

Almanya’dan Türkiye’de öğrenim için gelen gençlik
Yaşam çevreleri
Yetişme koşulları
Almanya’da eğitim koşulları
Eğitim olanakları
Karşılaştığı sorunlar
Türkiye’de eğitimi tercih sebepleri


Oğuzcan Akbeyik
Siyasal Bilgiler Fakültesi
Uluslararası İlişkiler Bölümü öğrencisi

Yayından:
"Almanya' da 1-2 yıllık anaokulu deneyiminden sonra ilkokula başladım. Almanca bilmediğim için başta çok zorlandım.
Daha sonra bir alman ailenin yanında Almancamı geliştirdim. Ancak gymnasium denilen buranın süper lisesine denk gelen seviyeyi tutturamadım.
16 yaşımda mezun oldum ve 2 şansım vardı. Ya bir meslek yeri bulup 3 sene hem pratik hem teorik olarak eğitim alacaktım ya da bir taşaron firma üzerinden 18 yaşımda işe başlayacaktım. Ben çalışmayı tercih ettim. 2 yıl çalıştıktan sonra çalışmak zor geldi. Daha sonra açık öğretim lisesi programını önerdiler. Bu sayede yola çıktım ve 3 yıl açık öğretim lisesi programını yaptıktan sonra mezun oldum. Daha sonra geçen sene son kez yapılan YÇS sınavı ile çok istediğim üniversiteyi ve bölümü kazandım."

Mete Atay
Almanya Türk Öğretmenler Federasyonu Onursal başkanı

Yayından:
"Almanya’daki eğitim sistemi çok farklı.
Velilerimiz son zamanlarda bilinçlendiler. Velilerimiz bilinçlendikçe, yüksek öğrenime hazırlayan, gymnasium denilen okullara giden öğrenci sayısı geçmiş yıllara göre arttı.
Bu artış yeterli olmasa da göreceli bir iyileşme var."

Prof. Dr. Hayriye Erbaş 
Program Danışmanı
Ankara Üniversitesi
Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi
Sosyoloji Bölümü Başkanı

Yayını dinleyin
1. Bölüm: Süre 25'24"
2. Bölüm: Süre 22'20"
 Programın tamamını dinle: Süre 50'47"