25 Şubat 2013 Pazartesi

Gençlik ve Gelecek - 25 Şubat 2013

Yüksek öğrenim gençliği ve sorunları

Genel sorunlar neler?
Yüksek öğrenim gençliği gelecekten ne bekliyor?
İçinde bulunduğu dünyayı nasıl görüyor?
Nasıl bir dünyada yaşamak istiyor?


Cansu Oba
ODTÜ Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Bölümü 
4. Sınıf öğrencisi

Yayından:


"Benim ODTÜ’de okumak istemem bir beklentinin sonucu zaten.
Bence biz şanslıyız ODTÜ’de okuduğumuz için.
Beklediğimiz istediğimiz fırsatları imkanları bulabildik büyük ölçüde.
Diğer üniversitedeki arkadaşlar bizim kadar şanslı olmuyor muhtemelen.
ODTÜ ortamının bize sağladığı avantajlar var muhakkak.

Benim üniversiteye girerken asıl hedefim akademisyen olarak kalmaktı.
Akademi alanı gerçekten üretebileceğiniz, bir şeyler yapabileceğiniz bir alan.

Uygun ortam ve fırsatlar olsa, bizim bölümümüzden mezun olan bir kişi, toplum adına yararlı olabilecek araştırma, akademik çalışma yapılabilir.

Gençliğin kendine özgü daha dinamik bir yapısı var.
Toplumun diğer kesimlerine göre baktığımızda gençlik her zaman daha önde ve daha hareketli.
İnsan, yaşantısının her alanında aslında siyasetle içli dışlı.
İnkar etsek de siyaset yaşamımızın her alanında var.

Bunun böyle de olması gerekiyor.
Geleceğimize dair kaygılarımızı endişelerimizi konuşuyoruz.
Geleceğe dair kaygılarımız varsa eğer bu durumu değiştirmek için siyasetle uğraşılması gerekiyor.
Sadece oturduğumuz yerden şikayet ederek bunların önüne çok fazla geçemiyoruz."


Mert Erkanlı
ODTÜ Çevre Mühendisliği Bölümü 
4. sınıf öğrencisi

Yayından:


"Ben üniversiteye Yalova’dan geldim. Yalova neredeyse ODTÜ kadar bir yer.
ODTÜ’den beklentilerim yüksekti.
Kafamdaki üniversite algısını ODTÜ’de bulmayı bekliyordum.
Gençlerin özgürce okullarını okuyabildiği, sorgulayabildiği, araştırabildiği, kendilerini geliştirebileceği bir üniversite bekliyordum.
Açıkçası ODTÜ bunu fazlasıyla karşıladı.

Ülkeye baktığımız zaman gelecek konusunda kaygılanmamak biraz zor.
Artık hiçbir meslek dalı yok ki üniversiteden çıkar çıkmaz rahatça iş bulabilsin, istediği alana yönelebilsin, istediği alanda eğitime devam edebilsin.
Bunların gittikçe azaldığını görüyoruz.
İş bulabilir miyim, istediğim şartlarda iş bulabilir miyim gibi kaygılarımız var açıkçası.

Çevre mühendisliği Türkiye için lüks bir meslek sanırım.
Biz daha çok önlem amaçlı eğitim görüyoruz
Üretim aşamasında doğa ile aramızı iyi tutmaya çalışıyoruz biz.
Bu her zaman yaptırımlarla sağlanacak bir şey değil.
Daha farklı şeyler yapmak gerekiyor."


Prof. Dr. Hayriye Erbaş 
Program danışmanı
Ankara Üniversitesi
Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi
Sosyoloji Bölümü Başkanı

Yayından:


"Üniversite kavramı bütün dünyada bir erozyon yaşıyor. Ama Türkiye’de yaşadığı erozyon çok hat düzeyde.
Gerçekten artık üniversite bilim yapılan yer midir sorusunu yeniden kendimize sormamız gerekiyor.
Üniversitede bilim dedikleri teknolojiye indirgenmiş bir şey.
Yani en kısa zamanda piyasaya ürün üretecek beyinler isteniyor.
Bunun da bizim anladığımız anlamda bilim olduğundan kaygı duyuyorum.
Temel bilimler çok önemli. Onu yıkan bir süreç işliyor şuanda.
Sosyal bilimler zaten önemsenmiyordu bu süreç sosyal bilimleri tamamen dışlıyor.
Bilim kavramının ne olduğunu, akademik kavramının ne olduğunu ve geleceğe bilim insanı yetiştirmenin, bilim insanı yetiştirirken de gerçekten evrensel bir takım değerlerle onu donatmanın ne denli önemli olduğunu bu süreç bize yeniden yeniden hatırlatıyor."


 DİNLE: 1. Bölüm süre: 20'35"

 DİNLE: 2. Bölüm süre: 23'51"

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder